Kennel BellaBellax

türkiye’de kumar yargı yetkisi belgesi formu basvuru 12

Yargı Reform Adımlarıyla Güçleniyor

Bu yüzden disiplin amiri, 477 SK’da düzenlenen disiplin suçlarında ve AsCK’da düzenlenen disiplin kabahatlerinden dolayı bir kişiyi kendisi cezalandırmayı tercih etmişse, aynı fiilinden dolayı daha sonra mahkemeye sevk edemez[323]. Askeri hâkim sınıfından atanmış bir disiplin subayı yoksa veya görevini yapmasını engelleyici nedenlerin (mesela izin, istirahat vb.) bulunması halinde herhangi bir sınıftan subay, teşkilatında disiplin mahkemesi kurulan kıta komutanı tarafından idari bir emirle disiplin subayı olarak görevlendirilir. Bu şekilde görevlendirilecek subayın teğmen, üsteğmen, yüzbaşı veya binbaşı rütbesinde olması şarttır. Asteğ­men rütbesindeki bir yedek subayın disiplin subayı olması mümkün olma­dığı gibi, yarbay ve albay rütbelerindeki subaylar da bu göreve seçilemezler. “Askeri hâkim sınıfına mensup subaylar arasından atanmış olan disiplin subayının veya bu görevi yapan adli müşavir veya yardımcısının bulunmaması yahut görevini yapmasını engelleyici nedenlerin var olması halinde disiplin subaylığı görevini diğer bir sınıf subayı yapabilir. Bu hallerde disiplin subayı, teşkilatında disiplin mahkemesi kurulan komutan veya askeri kurum amiri ile MSB’lığı Müsteşarı tarafından kıtada an az bir yıl hizmet görmüş olan ve taksirli suçlar dışında bir cürüm ile hükümlü bulunmayan teğmen ile binbaşı rütbesindeki subaylar arasından seçilir” (477 SK m.6/3). Bilindiği üzere disiplin cezaları disiplini bozan fiillere karşı öngörülen cezalardır. Cezalının ordudan ayrılması halinde evvelce verilmiş bulunan cezanın çektirilmesi veya tamamlattırılması disiplinin temini bakımından katkı sağlamayacaktır. Söz konusu madde bu ilkeden hareketle  düzenlenmiştir[251]. Madde­si uyarınca, memurların, görev yaptıkları ku­rum ve hizmet birimlerinin bulunduğu yerleşme merkezlerinde ika­met etmeleri esastır. Devlet memurlarının görevlerini aksatmamak kayıt ve şartıyla belirtilen hudutlar dışında ikamet edebilmeleri için yetkili amirince izin veril­mesi gerekir.

Bir astın disiplini bozan bir hareketine rastlayan üst, failin disiplin cezası ile cezalandırılmasını ancak disiplin amirinden isteyebilir. Maddesi[277] gereğince astı geçici olarak tutuklama[278] yetkisine sahip olsalar bile, bu kişilerin cezalandırılmasını ancak disiplin amirinden talep edebilir. Okulla ilişiğinin kesilmesi cezası, ilgili öğrencinin okulla ilişiğinin kesilmesi suretiyle infaz edilmektedir. Bu kişiler bir daha askeri okullara öğrenci olarak alınmazlar. Öğrenciliği boyunca devletçe yapılan harcamalar ödettirilir[270]. Disiplin cezaları verildiği tarihten itibaren hüküm ifade eder ve derhal uygulanır.

“Teşkilatında disiplin mahkemesi kurulan komutanlıklar veya askeri kurum amirlikleri ile MSB’lığı Müsteşarlığında; yardımcılığı kaldırılan askeri hâkim sınıfına mensup subaylar arasından atanmış bir disiplin subayı bulunur. Askeri hâkim sınıfına mensup disiplin subayları, komutanlık ve askeri kurum amirliklerinin aynı zamanda hukuk müşaviridirler” (477 SK m.6). Vekâlet verme imkanı olmayan müstesna hallerde, rütbe ve kıdemce en yakın muharip sınıfa mensup veya muharip olmayan sınıflarda rütbe, kıdem ve hizmetin özelliği itibarıyla en yakın şahıs, hiçbir emir beklemeksizin derhal komutayı ele alır. Böyle haller, sebebiyle birlikte daha büyük amire bildirilir. Vekalet uzun müddet sürecek olursa yetkili makamın tensip ve emredeceği şahıs, emir ve komuta makamına gelir. Karargah ve kurumlarda vekalet işleri, karargah ve kurumların bağlı bulundukları komutan ve makamlar tarafından tanzim ve emredilir.” denilmek suretiyle  vekaletin kimlere bırakılacağına açıklık getirilmiştir. Maddesinde ; “ Herhangi bir komutanın merkezden veya gemisinden uzaklaşması veyahut hizmet edemeyecek derecede mazeretinin vukuu halinde, kuruluşuna göre rütbe ve kıdemce kendi rütbesine en yakın muharip sınıfa mensup (Gemilerde 2 . komutan, havada uçuş birliklerinde uçucu subay) astını vekil bırakır. Muharip olmayan sınıflarda sınıf ve hizmetin özelliğini dikkate alarak rütbe ve kıdemce en yakın astını vekil bırakır ve yetkililere bildirir.

Gazeteci; milliyet, ırk, etnisite, cinsiyet, cinsel kimlik, cinsel yönelim, dil, din, mezhep, inanç, inançsızlık, sınıf, dünya görüşü ayrımcılığı yapmadan tüm uluslar, halklar ve bireylerin haklarını tanır, saygı gösterir.4. Gazeteci; insanlar, uluslar ve topluluklar arasında nefreti, düşmanlığı körükleyici yayından kaçınır.5. Gazeteci; bireylerin, toplulukların ve ulusların kültürel değerlerini, inançlarını veya inançsızlığını saldırı konusu haline getiremez, küçümseyemez, alay edemez.6. Gazeteci; şiddeti haklı gösterici, özendirici ve savaşı kışkırtıcı yayın yapamaz.7. Gazeteci, kaynağını bilmediği bilgi ve haberleri yayınlamaz; kaynak açık olmadığında, yayınlamaya karar verdiği durumlarda da kamuoyuna gerekli uyarılarda bulunur\. Burada vakit geçir, unutulmaz anlar yaşa. paribahis\.8. Gazeteci; bilgiyi yok edemez, görmezlikten gelemez, metinler ve belgeleri değiştiremez.9. Gazeteci; halkın haber alma hakkıyla doğrudan bağlantılı olmayan hiçbir amaç için izin verilmedikçe kimsenin özel yaşamın gizliliğini ihlal edemez.10. Gazeteci, yayınlarıyla ilgili her yanlışı en kısa sürede düzeltmekle ve gerektiğinde özür dilemekle yükümlüdür.11.

Maddesinin, disiplin kurulu üyelikleri bakımından DY ile işlemez hale getirilmesinin, normlar hiyerarşisine aykırı olduğu gerekçesiyle eleştirilmektedir (Oğuz Sancakdar, Disiplin Yaptırımı Olarak Devlet Memuriyetinden Çıkarma ve Yargısal Denetimi, Yetkin Yayınevi, Ankara 2001, s.283). Ancak disiplin kurulu üyeliği yapacak kişilerin tarafsızlıklarının ve güvenilirliklerinin sağlanabilmesi için, adli sicilden silinse dahi disiplin cezası almamış olmalarının aranması daha uygun bir yöntemdir. Bu düzenlemelerden anlaşılacağı üzere, TSK mensuplarına ilişkin disiplin cezalarına karşı yargı yolu kapalı tutulmuştur. Bu yargı denetimi kısıntısının tam yargı davalarını da kapsayıp kapsamadığı, işlem iptal davasına konu edilmese ve bu yöndeki talep reddedilse bile işlemden doğan zararın tazminin istenip istemeyeceği konusunu açıklığa kavuşturmak gerekmektedir. Maddesine göre idare, kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararları ödemekle yükümlüdür. Bu suretle idarenin sorumluluğu Anayasa prensibi olarak kabul edilmiştir. Ancak, Anayasada idarenin sorumluluğunun hangi esaslara göre belirleneceği belirtilmemiş, bu meselenin halli doktrin ve yargı kararlarına bırakılmıştır. Bugün idarenin sorumluluğu hizmet kusuru ve kusursuz sorumluluk ilkelerine dayandırılmaktadır. İster hizmet kusuru isterse kusursuz sorumluluk ilkelerine dayandırılsın genel olarak idarenin tazmin borcunun doğabilmesi için bir zararın mevcudiyeti, zarara yol açan eylemin idareye yüklenebilir nitelikte bulunması, zarar ile eylem arasında illiyet bağının bulunması zorunludur. Ancak AYİM, sözleşmede düzenlenen bu hakların, Anayasanın 36/1. Maddesinde yer verilen “Herkes, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma hakkına sahiptir.” ve 40/1. Maddesinde yer verilen “Anayasa ile tanınmış hak ve hürriyetleri ihlal edilen herkes, yetkili makama geciktirilmeden başvurma imkanının sağlanmasını istemek hakkına sahiptir.

Bu açıdan kanun koyucunun mahkemenin yargı yetkisinikullanırken yani bağımsız olarak vicdani kanaatine göre hüküm verirken bunamüdahale etmek suretiyle takdir yetkisini kaldırması ya da kısıtlaması, yargıyetkisinin kullanılmasına ve mahkemenin bağımsızlığına müdahale edilmesisonucunu doğurur. Öte yandan hâkimin maddi gerçeğe ulaşarak kesin hükümniteliğinde karar verme yetkisinin tam olarak varlığından söz edilebilmesibakılan davada gerekli olan tüm unsurların hâkimin vicdan süzgecindengeçirilmesi ile mümkündür. Davada sonuca ulaşmayı sağlayan olguların varlığını,hukuka uygunluğunu son evrede takdir edebilecek yegâne süje hâkimdir.Anayasa’nın 9., 138. Maddeleri, yargı yetkisinin mahkemelerce serbest,noksansız ve vicdani kanaate uygun olarak kullanılmasını zorunlu kılar. Bunagöre hâkimlerin görevlerini bağımsızlık içinde yapmalarını, Anayasa’ya, kanunave hukuka uygun olarak vicdani kanaatlerine göre hüküm vermelerini engelleyentakdir yetkisini ortadan kaldıran ve bu suretle yargı yetkisinin kullanılmasınıkısıtlayan düzenlemeler anılan hükümlere aykırılık sonucunu doğurur. Bildirim yükümüne dair serî muhakeme usûlüne daha yakındanbakıldığında, CMK’ya getirilen 250.

Bilindiği gibi, kamu görevlileriyle idare arasında da özel bir ilişki vardır. Bu özel ilişki veya statü durumunun sonucu olarak, idare disiplin suçu işleyen kamu görevlisine yaptırım uygulama yetkisine sahiptir. Bu yetki genel anlamda idarenin disiplini sağlama yetkisidir[33]. Disiplin suçu olarak adlandırılan suçlar, bu statünün gerektirdiği ödev ve yükümlülükleri yapmamak biçiminde ortaya çıkarlar. Bu yönüyle disiplin suçları, kamu görevlisinin içinde bulunduğu idareye taahhüt ettiği özel bağlılık yükümlülüğüne uymaması ve o idari birimin içinde kabul edilmiş olan düzen kurallarına aykırı davranışlarıdır[34]. F) Bir medya hizmet sağlayıcı kuruluşta doğrudan toplam yabancı sermaye payı, ödenmiş sermayenin yüzde ellisini geçemez. Yabancı bir gerçek veya tüzel kişi en fazla iki medya hizmet sağlayıcı kuruluşa doğrudan ortak olabilir.

Kişilik haklarının ihlal edilip edilmediğine dair 5651 sayılı Kanun’un 9. İnternet içeriğine erişimin engellenmesi tedbiri, başvuranın kişilik haklarını ihlal ettiği mahkeme kararıyla tespit edilen bir internet yayınına toplumun erişiminin derhal engellenmesi amacıyla düzenlenmiş bir tedbirdir. Erişimin engellenmesi tedbirinin uygulanması için yayının içeriğinde kişilik hakkına yönelen bir suç unsuru bulunması şartı aranmadığı gibi yayın içeriğinde bir suç işlenmişse dahi yürütülecek ceza muhakemesinin sonucu beklenmeksizin erişimin engellenmesi tedbirine bir koruma tedbiri olarak hükmedilebilecektir. Erişimin engellenmesine konu edilen ve başvuranın kişilik hakkını ihlal ettiği tespit edilen internet yayınının “bir an önce” internet ortamından kaldırılması, gerek kişilik haklarının gerekse kamu düzeninin korunması açısından elzemdir. Ancak verilecek kararlarda ifade ve basın özgürlüğünün zedelenmemesi de gözetilmesi gereken bir diğer husustur.

Akıllıoğlu da, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin “anayasal değer”de, hatta “anayasa üstü” konumda olduğunu düşünmektedir. Yazara göre, Anayasanın eksenini oluşturan “insan haklarına saygı” ilkesi sadece Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin değil, fakat bütün uluslararası insan hakları normlarının anayasal değerde sayılmasını zorunlu kılmaktadır[472]. Türk doktrininde Batum, Soysal, Çelik, Gözübüyük, Gölcüklü, Akıllıoğlu ve Yüzbaşıoğlu tarafından savunulan ikinci bir görüşe göre ise Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi kanunların üstünde bir değere sahiptir. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi Türkiye tarafından usûlüne göre onaylanıp yürürlüğe konulmuş bir milletlerarası andlaşmadır. Maddesine[464] göre ise, usûlüne göre yürürlüğe konulmuş milletlerarası andlaşmalar kanun hükmündedir. Anayasanın sözü her ne kadar andlaşmaların kanun hükmünde olduğunu açıkça belirtse de bu konuda doktrininde tartışma  bulunmaktadır. Avrupa Konseyinin kuruluş amacı İnsan Hakları ihlallerini önlemek için ortak ülkü ve ilkeleri korumak ve yaymak, ekonomik ve sosyal gelişmeleri sağlamak olarak belirtilmiştir. Dünya savaşı ve öncesinde yaşanan 1.dünya savaşında Avrupa’nın uğradığı sosyal, ekonomik ve politik çöküntüden kurtulma çabası içersine girdikleri ve diktatör yönetimlerinin insanlığa karşı onur kırıcı davranışlarının artık unutulmak istendiği anlaşılmaktadır. Hiddet ve öfke halinde verilen cezalar abartılı ve sonuçları itibariyle yanlış olabilir. Disiplin amiri ceza verme yetkisinin sınırlarını ve bu konuda uygulanması gereken hukuki kuralları iyi bilmelidir. Ceza vermek yetkisinin etkin kullanımı ancak bu sayede mümkün olabilir. Maddesi uyarınca, her asker resmi ve şahsi işlerinden dolayı müracaatını söz veya yazı ile en yakın amirinden başlayarak silsile yoluyla yapar; 27.

Kirjoita kommentti

Sähköpostiosoitettasi ei julkaista. Pakolliset kentät on merkitty *